Yazar Rumuzu: can0000
Eser Sıra Numarası: 24022025eser23
GERÇEK VE BİLİM
Bilim , sayılarla ve harflerle gözlemlere ve deneylere
dayanarak insan aklına uygun olarak doğada gerçekleşen olayların nasıl ve neden
meydana geldiğini açıklar. Bu yüzden gerçekliği aramada çok önemli bir araç
olarak görülür. Bilimle konulan tanılarla gerçekliğin birçok gizemine ulaştık
ama bu söylemin pek de kesin olduğu söylenemez. Çünkü bilim bazı konularda
bazen çokça fikir ayrılığına varıyor. O zaman hangi gerçeğe inanacağız? Mesela
dünyanın var oluşuyla alakalı fikir ayrılıkları veya teoriler var. Başlarda
Nevvton'un yer çekimi kuramı vardı ama Einstein'ın "kuantum teorisi"
ortaya atıldı ve ikisi de birbirinden çok ayrı şeylerdir. Pisikoloji,
arkeoloji, tarih , matamatik veya sayacağımız çokça bilimlerde de açıklanamayan
olaylar var. Fakat gün geçtikçe fark ediyoruz ki işler daha karmakarışık oluyor
ve aklımızın bile alamayacağı şeylerle karşılaşıyoruz . Tabii ki burada bilimin
değişken olduğunu yazmak zorundayız. Bilim değişkendir fakat gerçeğin değişken
olmayacağını ve değişmeyeceğini biliyoruz.
Aslına bakarsanız teknolojinin parlak dönemlerinden birini
yaşıyoruz. Her gün teknoloji 4 kat artmakta ve böyle devam ederse
23-24.yüzyılara doğru garib şeylerle karşılaşabiliriz ya da bazı şeylerden
korkup geri çekilebiliriz. Tıpkı nasa gibi. Nasa başlarda okyanusları
inceliyordu ama sonra vaz geçip uzayı araştırmaya başladı. Peki, neden? Yaşamın
okyanuslarda denizlerde başlandığı söyeniyor. Her seferinde balıkçılar
okyanuslarda farklı türlerle karşılaşıyor. Durumumuz bu şekilde devam ederken
şunu anlıyoruz, biz daha kendi dünyamızdan haberdar değilken yönümüzü çevirip
kendimizi başka olaylarla oyalıyoruz .Burada varılıcak nokta şu ,bilim gerçeği
aramamızda çok önemli bir araçtır fakat bilimin açıklayamayacağı ve insan
beyninin alamadığı çok gerçek vardır. Bilim ve gerçeklik arasında bir sınırdan
sonra işler bulanıklaşır ve gerçeği çözemeyiz. Tabii ki gelecekte bizi neler
bekler bilemiyoruz. Gerçek olan gerçekliğe , evrenin mükemel düzenine, ölümün
mü yoksa yaşamın mı mühim olduğuna bizden sonraki nesiler ulaşacaklar mı?