Konusu:

“Bilim gerçeği arayışımızda yardımcı olabilir mi?”

 

Yazar Rumuzu: mavi1881

Eser Sıra Numarası: 24022025eser18


                                                  GERÇEĞİN MATEMATİĞİ: BİLİM

 

Gerçek göreceli midir yoksa mutlak mıdır? Önce bunu sorgulamamız gerekir. Yaşadığımız evren gerçek midir mesela? Hissettiğimiz duygular, gördüklerimiz gerçek midir? Benim için gerçek, hayatımızda olan biten her şeyden oluşan bir bütündür. Yediğimiz şeyler, gezdiğimiz yerler, gördüğümüz oluşumlar, hissettiğimiz duygular… Hepsi gerçekliğin bir parçasıdır aslında. Her birey kendi gerçekliğini düşüncelerine göre şekillendirmekte özgürdür.  Fakat bu sorularımıza yanıt ararken bize yol gösterecek olan nedir? Bu aşamada devreye bilim girer. Bilim, insanlığın evreni anlama çabalarının temel taşlarından biridir. Sorularımıza yanıt ararken, gözlemler, deneyler ve mantıklı çıkarımlar kullanarak bilgiye ulaşabiliriz. Bilim sayesinde gerçeğe de ışık tutmuş oluruz.

Bilimi formel bilimler, doğa bilimleri ve insan bilimleri olmak üzere üç genel dala ayırabiliriz.  Bilimin doğuşu neye dayanır mesela? Platon, MÖ 387’de sloganı “Geometri bilmeyen giremez” olan ve birçok önemli filozof yetiştiren Platon Akademisini kurmuştur. Platon’un öğrencisi Aristo’nun deneyciliği ve evrensel hakikatlere gözlem yoluyla ulaşılabileceği fikrini ortaya koyarak bilimsel yöntemin temellerini attığı ve bunun bilimin temellerini oluşturduğu ileri sürülmektedir. Geçmişten günümüze, Antik Çağlardan beri insanlar yaşananları açıklama çabası içindeydiler. Bilimi doğuransa bu çabanın ta kendisiydi. Binlerce yıl süren gözlemler, denemeler ve keşifler sonucunda insanın bilinmeyene dair bilgiye ulaşması gerçeğe ışık tutmuştu. Gerçeğin hayatımızda olup bitenlerin bütünü olduğunu söylemiştim öncesinde. Bilim için de aynını söylemek isterdim fakat bilim, hayatımızda olup biten her şeyin periyodik şekilde açıklanmasıdır. Bu yüzden gerçeği arayışımızda bilim, gerçeği bize tematik şekilde anlatarak yardımcı olacaktır. Biz farkında olmasak bile her anımızda bilimle iç içeyiz aslında. Bu bilimden önce de böyleydi, şimdi de böyle. Pusulanın icadından önce eski çağlarda denizciler bulundukları yeri belirlemek için Güneş ve Kutup Yıldızı gibi gök cisimlerini kullanıyorlardı. Farkında değillerdi ancak bilimsel bir gerçeğin içindeydiler. Bilim hep vardı, sadece keşfe ve anlaşılmaya ihtiyacı var. Bu önemli keşiflerin yanında, bilim gerçeği daha geniş bir perspektiften görmemize olanak tanır. İnsanlar, genellikle duyusal algılar ve sınırlı tecrübelerle dünyayı anlamaya çalışırlar. Ancak bilim, insanı bu sınırlamalardan kurtararak, gözlemlerini laboratuvarlarda, teleskoplarla, mikroskoplarla ve diğer bilimsel araçlarla yapabilmesini sağlar. Örneğin, astronomi sayesinde gökyüzündeki milyarlarca yıldız ve galaksi hakkında bilgi edinebilirken, biyoloji sayesinde de yaşamın en küçük yapı taşları olan hücreleri inceleyebiliriz. Bu genişletilmiş perspektif, bize yalnızca bireysel ya da yerel gerçeklikleri değil, evrensel gerçekleri de anlamamıza yardımcı olur. Bilim aynı zamanda, varlık tarihindeki pek çok sırrı çözmemize olanak tanımıştır. Evrenin nasıl işlediği, hayatın nasıl ortaya çıktığı, hastalıkların nedenleri ve tedavi yöntemleri gibi pek çok konuda bilimsel buluşlar, gerçeği arayışımızı somutlaştırmıştır. Örneğin, Einstein’ın genel ve özel görelilik teorisi, zaman ve mekânın doğasını yeniden şekillendirmiştir. Bu gibi bilimsel buluşlar, insanın evrende kendine dair daha doğru bir anlayış geliştirmesini sağlamıştır. Aslında biz farkında olmasak da gerçeği arayışımızda bilim her zaman eşlikçimizdir.

Sonuç olarak, bilim düşüncelerin sınırlarını genişletir ve daha önce imkânsız olarak değerlendirilen şeyleri başarmayı mümkün kılar. Bilimsel araştırmaların yardımıyla insanlar hem fiziksel hem de zihinsel engelleri aşabilirler. Teknolojik yenilikler, uzay keşifleri ve yapay zekâ alanındaki ilerlemeler, bilimsel bilginin ne kadar değerli olduğunu sadece göstermekle kalmaz, aynı zamanda gerçeği aramada ne kadar etkili olduğunu da kanıtlar. Her yeni keşif, yeni bir gerçeği ortaya çıkarır ve insanın ilerlemesi için bir adım daha garanti eder. Bilimin gerçeği arayışımızdaki bu yadsınamaz yardımları, bir fayda yumağı haline gelerek biz farkında olsak da olmasak da zihin dünyamızı şekillendirmektedir. Bizlere objektiflik, deneysel doğruluk ve geniş perspektif sunarak, insanları doğru bilgiye ulaştırır ve varlık ve evren hakkında daha derin bir anlayış kazandırır. Bu nedenle, bilim, sadece bir bilgi edinme aracı değil, aynı zamanda gerçeği keşfetmek için bir yol haritasıdır. Gerçek, her zaman bilimsel yöntemlerle daha anlaşılır hale gelir ve bilim, bu sürecin vazgeçilmez bir parçası olmaya her zaman devam edecektir. Bugün hayatımızı kolaylaştıran pek çok keşif ve ilerleme, bilimsel araştırmaların ve buluşların bir sonucudur. Sağlık alanındaki gelişmeler, yaşam kalitemizi artırırken, teknolojik yenilikler de insanlık için yeni ufuklar açmaktadır. Bu noktada, bilimsel keşifler sadece birer teknik bilgi değil, aynı zamanda insanın varoluşsal sorularına verdiği cevaplardır. Gerçek, zaman zaman soyut ve ulaşılmaz görünse de, bilimsel yöntem ve keşifler sayesinde bu gerçeğe adım adım yaklaşabiliyoruz. Bilim, her yeni buluşla, her yeni keşifle, insanlık için yeni anlamlar ve sorular doğurur. Gerçek, her zaman bilimsel bir bakış açısı ile daha anlaşılır hale gelir ve bilim, insanlığın evrendeki yerini anlaması için kritik bir rol oynamaya devam eder.



önceki eser / sonraki eser