Konusu:

“Bilim gerçeği arayışımızda yardımcı olabilir mi?”

 

Yazar Rumuzu: sümbül4567

Eser Sıra Numarası: 19022025eser03


                             Bilim Gerçeği Arayışımızda Yardımcı Olabilir Mi?

îlk çağlardan günümüze, insanların doğanın derinliklerinden ve sırlarından ortaya çıkartmaya başladığı en önemli mahzen, bilimdir. Bilim, bir diğer adıyla Science; Latince bir kelime olan scire, yani ‘bilmek’ kelimesinden türemiştir. Dünyayı ve evreni anlamak için yapılan düzenli gözlemler, deneyler ve analizler sonucu elde edilen bilgiler veya bir araştırma sürecidir. İnsan, varoluşu gereği meraklı bir canlıdır. Bilim de onun merakının sonucuna ulaşma, merak duyulan şeyi bilme seviyesine ulaşması için teker teker ortaya koyduğu basamaklarından oluşturmaktadır. Bu basamakları ortaya koyan, bilimsel çalışmaları sürdüren bilim insanları sayesinde, her varlık artık yaşamının her saniyesinde günümüz bilimine aktif olarak bir katkıda bulunmasa da ondan yararlanıyor.

Antik çağlar yani insan yaşamının başlaması itibariyle gelişimini gözlemleyebildiğimiz, özellikle de 16. ve 17. yüzyıllarda somut temellerini oluşturmaya başlayan ve 18. yüzyıl ile devrim niteliğinde sayılan sarsıcı gelişmeler ile günümüz dünyasının temellerini oluşturan başlayan bilim, tamamen rasyonellik ve deneysellik üzerine kuruludur. İnsanın merakı bir tohumu atar ve insan da doğru sorularla onu filizlendirir. Araştırmalar ve üzerine yapılan deney, ölçümler ile de kalıcı sayılabilecek bir sonuca varılır. Bilim aslında koskoca bir genellemeye verilen bir ad olsa da, temel olarak formel bilim, doğa bilimleri ve sosyal bilimler olarak üçe ayırabiliriz. Formel bilim, doğada kendi halinde veya doğrudan gözlemlenemeyen, soyut yapılar (matematik, istatistik, bilgisayar bilimleri gibi) ve mantık ile ilgilenir. Doğa bilimleri, doğada var olanları kimyasal, fiziksel, biyolojik, jeolojik ve astronomik açıdan anlamlandırmaya çalışır. Sosyal bilimleri ise insanı eksenine alır. İnsanlık tarihi, bireylerin toplumsal ilişkileri, psikoloji, ekonomi gibi toplumsal yapılan kendine konu alır. Bu üç alan, birbiriyle etkileşim içinde olup; temel ihtiyaç sayılan sağlık, iletişim ve beslenme başta olmak üzere yaşamın her alanında bilimsel araştırmalar önemli kolaylıklar sağlıyor.

Bizler için önemi ve bizlere kalkılan bir kenara, bilim, gerçeği arayışımızda yardımcı olabilir mi? Bu sorunun cevabı aradığımız ‘gerçeğe’ göre değişkenlik gösterir. Çünkü ‘gerçeklik’ kavramı, yanma ekleyeceğimiz tek bir kelimeyle farklı bir anlam kazanabilir. Bilimsel veya nesnel gerçekler, deneyler sonucu ortaya konulan evrensel yasalar olarak açıklanabilir. Bu gerçekler yeniden şekillendirilebilir veya geliştirilebilir olsa dahi ölçülebilir ve yeniden elde edilebilir sonuçlar verdiği için farklı bir etken ortaya çıkmadıkça tekrar tekrar doğrulanabilir. Yalnızca, yapılan farklı buluşlar ve deneyler sonucu bilimin evrimleşmesi elimizde var olan bir bilimsel bilginin yenilenmesine neden olur. Yani bilimsel bilgi tek yönlü ilerlemez, doğru her zaman her koşulda doğru değil ise, yanlış olduğu kanıtlandığı vakit değişmeye mahkûmdur.

Aynı zamanda, kimi konulara gelindiğinde, bilimin verebileceği cevaplar sınırlıdır. Çünkü bilim, izi sürülebilenin bilgisini verir ancak insanlar için bu yeterli değildir. Bu noktadan sonra çeşitli sorulan anlamlandırmak adına yine insanın merakından doğan başka bir unsur olan felsefe bir yol gösterici olabilir. Tarih içinde çeşitli filozoflar da gerçek bilginin kaynağının ne olduğu konusunda fikir geliştirmişlerdir. Genel anlamda ‘göreli gerçeği' akıl yürütmelerinde kullanan felsefe; insana ahlak felsefesi, sanat felsefesi, ontoloji ve epistemoloji gibi alanların sınırları içinde cevaplar sunabilir. Göreli gerçek, insandan insana değişebilen gerçektir. İnsanın yaşadığı toplum, kültürü ve sahip olduğu bakış açısına göre şekilden şekle girebilir, doğruları ve gerçekleri de buna göre farklılaşabilir. Örneğin, dünya nüfusu yaklaşık 8,2 milyardır ve son yapılan araştırmalara göre bu nüfusunun %90'ı yani yaklaşık 6,9 milyar insan bir dinin mensubu olarak geçmektedir. Bu kadar fazla insanın hayatında önemli bir yere sahip olmasına karşın, bilim insanların neden inandıklarını belki psikolojik açıdan açıklayabilir ama tam olarak kanıtlayamaz. Aynı şekilde yıllar boyu insanlık için önemli bir soru olmuş olan Tann'nın varlığı da elle tutulup bakılamayan, gözlemlerle açıklanamayan bir konudur. Felsefe de aynı çizgide, çeşitli görüş ve akıl yürütmeler ile bu tür konulara açıklık getirmeye çalışsa da, günün sonunda inanç da göreli bir gerçektir.

Tüm bu bilgiler ışığında, bilim ‘gerçek’ gibi geniş bir kabulün yalnızca bir yönünü bulmamızda yararlıdır diyebiliriz. Ancak günümüz dünyasında bilim her dakika daha da gelişmekte olduğu için zaman içinde hayatımızın farklı noktalarında da bambaşka şekillerde bize ışık tutuyor olacak.



önceki eser / sonraki eser