Konusu:

“Bilim gerçeği arayışımızda yardımcı olabilir mi?”

 

Yazar Rumuzu: ekvator1258

Eser Sıra Numarası: 24022025eser14


                                              Bilimin Işığında Gerçeğin Peşinde

İnsanlar, tarihte geçmişten beri evreni anlamaya çalışmış, gerçekleri aramışlardır. Bu arayış ilk insanların mağaralara çizdikleri resimlerden, eski dönemdeki gökbilimcilerin uzay hakkındaki gerçekleri öğrenmek için yaptıkları araştırmalardan ve evren hakkındaki diğer bilgileri öğrenmek için yapılan deneylere kadar uzanır. Zaman içerisinde, doğayı ve evreni anlayabilmek amacıyla farklı yöntemler ve yaklaşımlar geliştirilmiştir. İnsan beyni sürekli yeni sorular sormaya ve bu sorulara cevap bulmaya odaklanmıştır. Peki bilim, bu arayışta insanlığa ve bilgi birikimine büyük bir katkı sağlamak için bir fırsat olabilir mi, bize bu yolda bir ışık tutabilir mi?

Günümüz zamanında bilimsel deneyler, günden güne toplumsal ve sosyal sorunlara çözüm üretmekte, bu sayede de birçok toplumun sosyal, ekonomik, askeri ya da siyasi yönden gelişmesini sağlamaktadır. Bu gelişmeler toplumlar arasında özellikle teknolojik yönden bir eşitlik sağlamaktadır. Bu eşitlik, toplumların birbiriyle olan iletişim ve ilişkilerini derinleştirirken aynı zamanda sorunlara karşı birlik olmalarını da güçlendirir. Bu sayede ülkelerin birbirleriyle olan yardımlaşma ve kardeşlik bağları kuvvetlenir. Toplumların bilim sayesinde gelişmesi ise bugün insanlığın devam etmesini sağlamaktadır. Örneğin bundan yaklaşık 5-6 yıl önce tüm dünyayı ve insanlığı esiri altına alan, birçok kişinin ölümüyle sonuçlanan Covid-19 salgını sırasında birçok farklı ülkeden gelen bilim insanları bu duruma bir çare bulmak için birleştiler. Bilimsel deneylerden faydalanarak Sinovac, BioNTech gibi aşı türleri geliştirdiler. Bu süreçte, uluslararası dayanışma ve bilgi paylaşımı, toplumlar arasında hem sağlık hem de ekonomik alanlarda olumlu etkiler yaratmıştır.

Bilim ve bilimsel yöntemler, dizgesel bir bakış açısı benimseyerek olgulara nesnel bir yaklaşım içerisinde olmamızı sağlar. Deney ve gözlem süreçlerinde elde edilen bilgiler, kişisel ve öznel yargılardan bağımsız bir şekilde gerçeğe ulaşma sürecimize yol gösterir. Yani bilimsel yöntemler, subjektif fikir ve düşüncelerin önünü keserek daha çok objektif düşüncelerle yol almıştır. Ayrıca bilim, bizleri önyargılarımızdan tamamen uzaklaştırıp, sadece bilinmezliğin ve belirsizliğin bulunduğu bir dünyaya götürür. Bu sayede çevremizdeki bütün her şeyi tüm nesnelliği ile, katıksız ve saf bir şekilde görmemize olanak sağlar. Mesela, dünyaca ünlü bilim adamlarından biri olan Isaac Newton'un en büyük buluşu olan kütle çekim yasası sonraki buluşlarına yol göstermiştir. Newton çalışmalarını yaparken tüm kişisel önyargılarından arınmış, doğanın işleyişine dair gerçekleri yalnızca deney ve gözlem yoluyla anlamaya odaklanmıştır. Deneylerinde nesnelerin hareketlerini gözlemleyerek bu hareketlerin belirli kurallara göre gerçekleştiğini ortaya koymuştur. Böylece bilimsel yöntemlerin rehberliğinde, doğanın temel prensiplerini anlamaya yönelik büyük bir adım atılmıştır.

Bunun yanı sıra, bilim doğruları ararken yalnızca geçmişte ve şimdiki zamanda etkiler bırakmaz, geleceği de oldukça derinden etkiler. Çocuklarımız, onların çocukları yani gelişen yeni nesil ileride şimdi ve geçmişte yaptığımız deney ve gözlemler sonucu bulduğumuz gerçeklerden yola çıkarak şu an akla hayale sığmayacak noktalara ulaşacaklardır. Geleceğin dünyası, günümüzde yapılan bilimsel buluşlarla şekillenecektir. Bu buluşların hem bireysel hem de toplumsal yararlarlarının olması insanlığın sağlıklı ve huzurlu bir şekilde devam edebilmesi için önemlidir. Örneğin, uzay alanında yapılan araştırma ve gözlemler sonucu belki de gelecekteki insanlar şu an tek yaşam alanı olarak adlandırılan Dünya dışında başka bir gezegen bulacaklar. Bunun sonucunda ise şu an çok sık sorulan sorulardan birinin cevabını da vermiş olacağız: Evrendeki tek yaşam alanı Dünya mı? Ayrıca bu şekilde yeni gezegenlerde yaşam olanaklarının olup olmadığı araştırılırken belki de daha önce keşfedemediğimiz canlı türlerine rastlayacağız. Bu şekilde de insanlığın en çok sorguladığı başka bir soruyu yanıtlayabileceğiz: Evrende bilmediğimiz başka canlı türleri de var mı?

Bilim aynı zamanda toplum ve çevreye olan sorumluluğumuzu da arttırır. Doğada meydana gelen bozulmalar, bilimin yardımıyla anlaşılmış ve bu konuda önemli adımlar atılmaya başlanmıştır. Örneğin şu anda, evrensel ölçekte en çok tartışılan ve çözüm arayışı içinde olunan sorunlardan biri, küresel ısınmanın Dünya’yı eskisinden çok daha fazla tehdit etmesidir. Araştırmalar, yazların eskisi kadar ılıman olmayacağını, aksine daha sıcak hale geleceğini; kışların ise bazı bölgelerde kar yağışının belirgin şekilde azalacağını ortaya koymaktadır. Bilim insanları, küresel ısınmanın insanlık ve sürdürülebilirlik üzerindeki tehditlerini ortadan kaldırmak için bilimsel deneyler ve araştırmalarla çözüm arayışını sürdürmektedir. Bilim, bilimsel çalışmalar, çevreyi koruma ve sürdürülebilir enerji kaynaklarını geliştirme konusunda başrol oynuyor ve oynayacaktır. İnsanoğlunun devamlılığı, gezegenin sağlığı ve temizliği büyük ölçüde bilim ve bilimsel araştırmaların devamlılığına bağlıdır.

Ancak bilim her zaman gerçekleri saf ve doğal haliyle öğrenmemiz için ilk başvurmamız gereken ve uygun yöntem olmayabilir. İnsanların hayal gücü ve yaratıcılığı, bilimin ulaşabileceği en uç sınırları bile bazen daraltıp çevrelemektedir. Bu sayede hayal gücümüz ve sezgilerimizi bilimin ulaşamadığı veya yeterli olmadığı noktalara erişebilmemizi sağlar. Mesela tarihin tozlu sayfalarına birçok bilimsel buluşlarıyla adını yazdıran Albert Einstein, ortaya attığı birçok teoriden en bilineni olan görelilik teorisini önce hayal gücü sayesinde gelen ilhamla bulmuş, daha sonrasında ise bilim ve matematiksel denklemlerden yararlanmıştır. Bu noktada hayal gücünü ve bilimi doğru bir şekilde kullanan Einstein, Isaac Newton gibi modern fiziğin temellerini atan büyük bilim insanlarından biri olarak kabul edilir. Her iki bilim adamı da bilimsel deneyler yapmadan önce hayal güçlerinin derinliklerinde yatan fikirlere başvurmuşlar, ve bunun sonucunda da deneylerinde ve araştırmalarında başarılı olmuşlardır. Yani hayal gücümüz bir harita, bilim ise bu haritayı takip ederek gerçeklere ulaşan yoldur.

Sonuç olarak bilim, gerçekleri arama yolculuğumuzda önemli ve vazgeçilmez bir rehberdir. İnsanlık tarihinin en eski ve en etkili araçlarından biri olarak, geçmişten günümüze büyük bir fayda sağlamıştır. Bilimin, yalnızca bireylerin gelişimi üzerinde değil, toplumların gelişimi ve sürekliliği üzerinde de oldukça büyük ve önemli etkileri vardır. Bilim; sadece doğayı ve evreni anlamamızda yardımcı olmaz, aynı zamanda geleceğimizi de şekillendirir. Gerçeği arayış yolculuğumuzda asıl önemli olan bilimi doğru ve uygun olacak şekilde kullanmamızdır. Bilim bize yalnızca gerçeği göstermez, sunduğu bilgiler ışığında daha da iyi bir gelecek inşa etmemize olanak tanır. Gerçekleri arama yolculuğumuz bazen zor olsa da bu yolda hedefimizi unutmadan yürümeliyiz. Gerçekleri arama umudu olan her insan bilimin rehberliğine başvurmalı ve bilime kulak vermelidir çünkü bilim, hakikate giden yolda bize her zaman yön gösteren en güvenilir pusuladır; bu pusulayı doğru takip edenler gerçeğe ulaşacaktır.



önceki eser / sonraki eser