Konusu:

“Bilim gerçeği arayışımızda yardımcı olabilir mi?”

 

Yazar Rumuzu: keskin0000

Eser Sıra Numarası: 24022025eser19


                                                          YOL GÖSTEREN KILAVUZ: BİLİM

 

  İnsanlar doğduklarından itibaren gerçeği, hakikati bulmaya çalışır. Bu yüzden çevresinde olup bitenleri anlamaya, kavramaya ve etrafına eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmaya çalışır. İnsan, çevresinde gelişen bu tür olayları sınıflandırmak ve somutlaştırmak için bilime ihtiyaç duyar. Çünkü bilim, deneyler ve gözlemler sayesinde incelenen, mantık çerçevesinde insanın etrafında gerçekleşen olayları keşfetmesini sağlar.

  Bilim; doğa yasalarını açıklayan, bazı döngülerin ve işleyişlerin hakkında bilgi edinmemizi sağlayan derin bir kaynaktır. İnsanların sordukları soruların cevapları bilimin kapılarının arasındadır. Bilim; batıl ve yanlış inançları veyahut kalıpları yıkar. Örneğin, eski insan toplulukları hastalıkların kötü niyetli ruhlar ve lanetler sebebiyle olduğunu zannederdi. Sonrasında Louis Pasteur, mikrop teorisini ortaya atarak hastalıkların mikroorganizmaların sebep olduğunu kanıtladı. Bu bilgi de tıp alanında önemli gelişmelere önderlik etmesini sağladı. Bu örnek üzerinden diyebiliriz ki bilim, herkes tarafından yanlış bilinen kalıp yargıları yıkarak asıl gerçeği gözler önüne serer. Soyut kalmış her fikir, bilim sayesinde somutlaştırılıp gözlemler ve deneylerle kanıtlanır. Bu fikirler insanların merak duygusu ile sorduğu sorular sayesinde ortaya atılmıştır. Sorular ve bilim kapsamında doğru olarak verilen cevaplar insanları asıl gerçeğe yaklaştırır. İnsan, düşünen ve merak eden bir varlıktır. ‘‘Evrende yalnız mıyız?’’, ‘‘Saçlarımız neden beyazlar?’’, ‘‘Denizdeki tuz nereden gelir?’’, ‘‘Diğer gezegenlerde de deprem olur mu?’’ gibi benzeri sorular bilimin temelini oluşturmaya yardımcı olur. İnsanlar sorarak öğrenci rolünü oynarken bilim, soruları kanıtlara ve sebep-sonuç ilişkisine bağlayan bir öğretmen rolünü üstlenir. Bilim; sorgulamaya meyilli insan zihnini eleştirel düşüncelere yönlendirir, daha farklı ve dikkat çeken sorular sormasına vesile olup hem yakın çevresinde hem de tüm evrendeki gerçekleri görmesine yardımcı olur. Bilim soru sormaya teşvik eder, sonrasında mantıklı kanıtlarla ve gözlemlerle bunu cevaplar, insanları yanlışlardan uzak tutar. Örnek verdiğimiz Louis Pasteur belki ‘‘Neden hasta oluyoruz?’’ sorusunun derinliklerine inmeseydi tıp bu kadar gelişmeyebilir, hatta yanlış inançlar yüzünden sağlık sorunları daha kötü evrelere ulaşabilirdi. Bu örneğin bir benzerini şimşek ve yıldırım oluşumunda da görebiliriz. Tıpkı hastalıklarla ilgili yanlış inançlar gibi insanlar bu doğa olaylarının doğaüstü güçler yüzünden meydana geldiğini düşünürdü. Lâkin Nikola Tesla, Michael Faraday, Benjamin Franklin gibi bilim adamları bu olayları sorgulayarak ve araştırarak asıl gerçeğe ulaşırlar. Hatta elde edilen bu bilgilerle insanlık için önemli bir buluş olan elektrik keşfedilir. Bu da bilimin gerçeklere ulaştıktan sonra elde ettiği bilgilerle önemli buluşlara ve keşiflere sebep olur.

  Bilim, gerçeği ararken elimizden düşürmememiz gereken önemli ve derin bir kılavuzdur. İnsanların içinde bulunan merak ve keşfetme arzusu ile sorduğu soruların asıl cevaplarını içinde barındırır. Zihinlerde oluşan soru işaretlerini, yanlış inançları doğru ve gözlemlere dayalı şekilde anlatarak açıklayıp gerçeğe ulaştırır. Evrendeki işleyişlerin ve döngülerin şifreleri sebep-sonuç ilişki bağlamında doğrulara ulaştıran kavramdır. İnsanlık tarihi boyunca insanın merak duygusu gerçeği aramasını tetiklemiştir. Bu merak hem bilimin ortaya çıkmasında hem de gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Böylece gerçekliğe giden yol bilimin eleştirel bakış açısından, somut verilere dayanmasından ve sebep-sonuç ilişkisinde mantıksal sonuç vermesinden geçmektedir.


önceki eser / sonraki eser