Konusu:

“Bilim gerçeği arayışımızda yardımcı olabilir mi?”

 

Yazar Rumuzu: yıldız1568

Eser Sıra Numarası: 07112024eser01


                                                BİLİM BİR SÜPER KAHRAMAN MI?

İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik düşünebilmesidir. Düşünebilme özelliği bir yandan da insanda anlama, anlamlandırma isteğini doğurur. Anlamak ister insan. Kendisini, çevresini, evreni anlamak ister. Bazı şeyleri anlamak istemesi kişide merak oluşturur. Neden var olduğunu, nasıl var olduğunu, varlığının evrene katkısını merak eder.

Bu merakı bazıları felsefeye yönelerek gidermeye çalışır, bazıları ise dine ama değişmeyen bir şey vardır. Temel hep aynıdır. “Dünya’ya geldim, o halde bunun bir amacı, bir anlamı ve bir nedeni olmalı.” İşte bilim tam da bu noktada ortaya çıkar. Bilim, kullanılan tüm yöntemleri sistemli bir hale getirir. Yani bilim; düzenli, planlı ve programlı ilerler. Öznel yaklaşımlar kendini daha nesnel bir sürece bırakır. Bilimde kabul gören bir şey herkesçe aynı olmalıdır. Tüm bunları göz önüne aldığımızda gerçekten bilim gerçeği bulmamızda yardımcı olabilir mi? Aklımız-da ki tüm soruları anlamak ve açıklamak için en etkili araçlardan biridir bilim. Pencereden dışarı baktığımızda gördüğümüz her şey, bilimde yaptığımız deneylerle sınanır ve olumlu ya da olumsuz sonuçlara götürür bizi. “Bence” kavramı yoktur bilimde. Buda bilimin nesnelliğe dayanmasından kaynaklanır. Nesnellik; insanın evren hakkında daha kesin, daha net çıkarımlar yapmasını sağlar. 

Bir yargının nesnel kabul görmesi için bilimde birçok deney yapılır. Bir deneyin defalarca yapılmasına karşı aynı sonucu vermesi güvenilirliği arttırır. Aynı sonucu vermeyen deneyler içinse bir neden aranır. Tüm bunlar göz önüne alındığında elbette bilim gerçeği bulmakta en güvenilir rehberimiz haline gelmiştir. Ulu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün de “hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” Cümlesiyle destekleneceği gibi bilimsel bilgi dogmatik değildir. Çünkü dogmatik düşünce her zaman her yerde geçerli mutlak düşüncelerin olduğunu savunurken bilim bunun aksine sürekli sorgulanabilir, eleştirilebilir ve tabii ki geliştirilebilir. Bilim bu yönüyle felsefeden farklılaşır. Çünkü felsefede tek bir doğru olmamakla birlikte oluşan yeni düşünceler birikir ve yığın oluşturur fakat bilim bunun tersini yaparak yeni bilginin eski bilginin yerini almasına olanak sağlar. Yeni bir keşif yapıldığında bu keşif eski bilginin hatalı olduğunu gösteriyorsa bilim bunu inkâr etmez, kendini yeniler.

 Ancak tüm bunların yanında bilimin her şeyi açıklayıp açıklayamayacağı da tartışılmalıdır. Bilim elbette doğa olaylarını açıklamakta çok başarılıdır. Bizi gerçeğe çok yaklaştırır ama bunun yanında söz konusu insan olduğunda bilim yetersiz kalabilir. Çünkü insan karmaşık bir yapıdır. Derinliği her zaman bilinemez. İnsanın manevi yapısı, ahlaki çıkmazları söz konusudur. Örneğin “iyi nedir” sorusu bilimin açıklamakta zorlanacağı bir konudur. Çünkü bir insan için çok iyi; çok güzel olan bir şey başka bir insan için çok kötü, çok yanlış olabilir. Aslında bu da manevi yapıların öznel olmasının bir göstergesidir. Öte yandan çocuğu için ilaç çalan bir anneyi bilim nasıl yorumlayabilir ya da anlayabilir ki? Dolayısıyla bilim gerçeğin maddi yönünü açıklarken bizi başarıya çok yaklaştırır ancak manevi yönüne gelince bu konuda başka yaklaşımların da yardımına ihtiyaç duyar.

Sonuç olarak bilim gerçeği ararken bize büyük katkılar sunar ama her türlü gerçeği kapsayacak kadar geniş olmadığını da kabul etmeliyiz. Maddi dünyayı anlamaya çalışırken nasıl bilime sarılmamız gerekiyorsa manevi dünyayı anlamaya çalışırken de bilimi; sanat, felsefe, din gibi diğer değerlerle desteklememiz şarttır. Ancak bu şekilde gerçeğe en sağlıklı şekliyle yakınlaşabilir, ulaşabiliriz.



önceki eser / sonraki eser